Meraklısı için yanardağlar dedik. Çünkü yanardağlar bazılarımızın eteklerinde yaşamasına rağmen yüzyıllardır hiç püskürmemiş olduğundan dolayı varlığından haberimizin olmadığı dağlardır. Aşağıda sizlere yanardağlara ilişkin genel bir bilgilendirme sunduk iyi okumalar.

Photo by Archie Binamira
Yanardağların çoğu püskürük maddelerin birikmesiyle oluşmuş bir koni biçimindedir. Püskürük maddeler baca denilen doğal bir delikten yukarı çıkar; bu deliğin genişçe ağzına krater denir.
Jeofizik’ in inceleme konusu olan yanardağ depremler gibi açıklanabilir. Bir okyanusun dibini meydana getiren çok büyük yerkabuğu kütleleri, bir kıtayı taşıyan başka bir kabuk kütlesinin altına doğru kayınca bu kütlenin kenarı kıvrılır ve bir dağ zinciri oluşur. Bu olayla birlikte kırılmalar sonucunda depremler, yükselmeler ve derinlerden gelen erimiş kayalar ortaya çıkar. Bu magma yükselirken içindeki gazları salıverir. Bu gazların basıncı çok şiddetli olduğundan, magmayı yeryüzüne kadar iter, hatta yanardağdan kopardığı maddeleri havaya püskürtür.
Yanardağlar lavlarının yayılması ve akması:

Photo by Pixabay
Yanardağ püskürtüleri az veya çok ince kül halindedir, püskürünce yanardağdan çok uzaklara düşebilir. Biraz daha iri olan lapilliler ceviz büyüklüğünde volkan çakıllarıdır. Yanardağ bombaları ise çok daha iri lav kütleleridir; bunlar fırlatıldıkları zaman mekik biçimini alır ve aynı biçimde kalırlar (çünkü kraterin üstünde yükselme ve düşme süresi içinde katılaşırlar).

Photo by Brent Keane
Bazen lav dışarı fışkırmaz: kraterin dibinde bir göl meydana getirerek kaynayıp durur. Hemen hemen sıvı haldeki akışkan lavlar, patlamasız ve dağılmasız oluşan Hawaii püskürükleri’ni (Hawaii yanardağlarına özgü püskürükler) meydana getirir. Kraterin kenarından taşan lav, yanardağın yamaçlarından aşağıya akarak oldukça uzaklara gidebilir.
Ateş bulutları ve patlamalar:

Photo by Pixabay
Buna karşılık Pele püskürükleri (Martinik Adası’ndaki Pele Yanardağı’nın adından) hamurumsu sertlikte bir lavdır. Yanardağ bacasının ağzına geldiği zaman derinlerdeki gazların basıncı çok büyük ölçüde artar lav sütunu bu basınçla itilir ve kraterin üstünde sivri bir kaya gibi yükselir. Bazen gaz basıncı volkan çeperinin ucuna kadar gelir; o zaman şiddetli bir patlama olur; boğucu gazlardan ve yakıcı küllerden oluşan ateş bulutları havaya fışkırarak kilometrelerce ötelere ölüm saçar.
Bu aşırı uçlar arasında Vulkano püskürükleri (İtalya’da Lipari Adası’ndaki Vulcano Yanardağı’nın adından) yer alır. Burada lav kalınlığı fazla olduğundan, bacada gaz basıncına, bu da sık sık patlamalara, lapilli ve yanardağ bombalarının oluşmasına yol açar. Hızla katılaşan lav akıntıları bazen kilometrelerce uzaklara gidebilir.
Ani canlanmalar:
Tarih çağları boyunca püskürmemiş yanardağlara sönmüş yanardağ denir. (İç Anadolu’da yer alan Erciyes ve Melendiz dağlarıyla Karacadağ, Hasan Dağı ve Karadağ böyle dağlardır). Pompei ve Herculanum ahalisi Vezüv’ün bir yanardağ olduğunu bilmiyordu 79 yılında püskürmeye başladı ve iki kent, metrelerce kalınlıkta lav ve püskürtü altında kaldı.

Photo by Clive Kim
Yanardağlarda, şiddetli ve en güçlü püskürmeler çok değişik aralıklarla meydana geldiği gibi, püskürmenin şiddeti ve süresi de çok değişiktir.
Bilimsel araştırmalara göre, tarih boyunca 600 kadar yanardağ püskürmesi olmuştur. Ne var ki, bu sayı kesin değildir. Çünkü, tarih dönemleri boyunca hiç püskürmemiş pek çok yanardağın sönmüş yanardağ sayılması doğru değildir; yanardağların yüzlerce, binlerce yıl uykuda kalacağı unutulmamalıdır. Sayının kesin olmayışının bir nedeni de, denizler, özellikle çok derin okyanuslar dibinde püsküren yanardağların bilinmemesi ve bu hesaba katılmamasıdır.
Belkide Dünyanın en küçük krateri olan Kevük, huni biçimindeki ağzı ve etrafındaki ponzalarla dikkat çekerken, Şebinkarahisar dolaylarında bulunan bu nadide yer araştırmacıların ilgisini beklemektedir. Not: Bizzat yakından incelediğim bir yerdir.